Irak | Workers Against Sectarianism Ağustos Raporu: ABD Diyalog Görüşmeleri, Eylemcilere Suikastler

Workers Against Sectarianism (Mezhepçiliğe Karşı İşçiler- Irak) yoldaşları, Irak siyasetin Ağustos ayında yaşanan gelişmeleri ve Irak’ta Ekim 2019’ta başlayan ancak son aylarda geri çekilme eğilimindeki kitlesel mücadelenin dinamiklerini açıklayan Ağustos raporlarını yayınladılar. Ağustos ayının en önemli konuları ABD-Irak Stratejik Diyaloğu Ortak Bildirisi ve Basra şehrindeki aktivistlerin İran destekli milisler tarafından suikastlerle öldürülmesi oldu.

Irak – ABD İkinci Diyaloğu ve Aktivistlerin Öldürülmesi

İkinci ABD-Irak Diyaloğu 

• İkinci diyalog, Bağdat’ta ABD Büyükelçiliğinin Bağdat’taki karargahında gerçekleşti. Ardından Irak Başbakanı Mustafa Al-Kazemi, Washington DC’deki ziyaretinde Trump ile görüştü. Hem ABD-Irak ilişkilerinin geleceğini hem de İran yanlısı milislerin geleceğini tartıştıkları bir basın toplantısı düzenlediler. Her iki taraf da Irak’ta ABD şirketlerinin çıkarlarını göz önünde bulundurarak bu çıkarların herhangi bir silahlı kuvvet tarafından tehdit edilmeyeceğini garanti eden ve askeri olarak güçlü bir ulusal devletin gerekliliğini vurguladı.

Buna ek olarak Mustafa Al-Kazemi, ABD enerji şirketleriyle 80 milyar dolarlık ekonomik sözleşme ve anlaşmalar imzaladı.

Bu ekonomik sözleşmeler, General Electric, Honeywell, Baker Hoggers, Stellar Energy ve Chevron gibi şirketler tarafından- petrol endüstrisi ve petrol sahalarının geliştirilmesini kapsıyor.

Bu Ziyareti ve Diyaloğu Nasıl Anlayabiliriz?

Irak’ın küresel güçlerin iki jeostratejik politikasından muzdarip olduğunu daha önceki raporlarda açıkça belirtmiştik. Bundan dolayı Irak, Çin ile ABD’nin ve onların Orta Doğu’daki bölgesel ortakları arasındaki küresel çatışmanın kurbanı olmakta.

Böylelikle Çin ve Rusya, İranlı ortakları aracılığıyla Irak ve Suriye içinde gezinirken; ABD de Irak’ta, Irak ulusal güçleri ve Irak devleti ile Arap Körfez Ülkeleri aracılığıyla hareket ediyor.

Bugün ABD, Irak’taki nüfuzunu genişletmek için Irak halkının İran hükümetine ve milislerine duyduğu öfkeyi kullanıyor.
Milisler, Irak devleti üzerinde daha derin bir siyasi güç elde etmek için Irak halkına karşı her gün daha fazla suç işledikçe halkın öfkesi daha da artıyor.

Dahası, milisler Ekim Ayaklanması’nda da çok olumsuz bir rol oynadı. Cinayetler organize ederek; mahallelere keskin nişancıların silahlı saldırıları ve göstericilere yönelik silahlı saldırılar düzenleyerek yüzlerce insanı öldürdüler.

İran, “Çin İpek Yolu Projesi”ni eski Başbakan Adil Abdul Mehdi aracılığıyla başarıyla uygulayamadı. Başbakanlığı sırasında Iraklılar, ağır güvenlik tehdidi altında yaşadılar. Örneğin binalara yerleştirilen keskin nişancılar eliyle yaklaşık 700 protestocuyu ve aktivisti öldürürken 23.000 barışçıl protestocuyu yaralamışlardı.

Sonuç olarak, ABD ve müttefikleri Irak’ın siyasi arenasına hakim oldular ve özellikle Mustafa Al-Kazemi iktidara geldikten sonra daha güçlü bir etkiye sahip oldular. Trump, birçok anlaşma sağlayabildiği Mustafa Al-Kazemi için “mükemmel bir uyum içinde olduğunu ve ABD’nin gördüğü en iyi Irak başbakanı olduğunu” söyledi!

Basra’da Aktivistlere Suikastler

İran yanlısı milisler, Irak’taki siyasi muhaliflerden- özellikle de Ekim ayaklanmasının önde gelen aktivistlerinden- kurtulmak için organize bir cinayet seferberliği yürütüyorlar. Şu anda ise milisler protesto hareketinin zayıflığından ve toplumun Korona Pandemisi ile meşgul olmasından yararlanıyor.

Bu eylemciler, sadece İran’ın varlığını değil aynı zamanda ABD’nin Irak’a müdahalesini reddeden ilerici eylemciler. Irak’ın geleceğiyle ilgili tüm kararların Irak halkının çoğunluğu tarafından alınması gerektiğini her zaman vurguladılar.

Bu aktivistler elbette İran’ın kontrolünde olan ve Iraklıların herhangi bir siyasi karar vermesini reddeden, onları özgürlüklerinden mahrum bırakan, onlara feci ekonomik politikalar dayatan ve Irak’ın servetini çalan milislerin çıkarlarına ters.

Bu suikastler ayaklanmanın en başında başladı ve bugün halen kadar devam ediyor. Bu türk suikastlerle Bağdat ve diğer Irak şehirlerinde öldürülen eylemcilerin sayısı yaklaşık 230’a ulaştı.

Bu aktivistler iyi bilinen, çok önemli ve Irak toplumu için son derece kıymetli insanlardı.

Son zamanlarda ve özellikle Irak’ın güneyindeki Basra kentinde bir dizi aktivist öldürüldü. Basra’yı seçmelerinin nedeni Irak ekonomisi için özellikle petrol endüstrisi için çok önemli bir şehir olmasıdır. Dolayısıyla Basra, Irak’ın ekonomik başkenti ve İran sınırlarına çok yakın.

Bu nedenle İran yanlısı milisler, El-Kazemi’ye Basra’yı ve Irak ekonomisini kontrol ettiklerine dair bir mesaj vermek için Basra şehrini seçti, örneğin yakın İran sınırlarından malzeme veya lojistik temin ettiler.

Suikastlar, Irak Başbakanı Mustafa Al-Kazemi’nin Washington ziyaretine de yanıt olarak gerçekleşti. Milisler, özellikle Irak Dışişleri Bakanı Fuad Masum ve ABD Sekreteri Mike Pompeo’nun Irak’taki milislerin varlığından bahsetmesiyle birlikte milisler, ABD’nin kendi gelecekleri üzerindeki etkisinin tehlikesini fark etmeye başladı. Al-Kazemi’nin ziyareti hakkında yorum yapan Pompeo, artık Irak’ı milissiz bir ülke olarak hayal edebileceğini söyledi.

Bu saldırılara rağmen Irak halkı tek başına direniyor ve devrimleri hala devam ediyor ve ateşi hala şiddetleniyor.

Mevcut siyasi duruma ve Irak hükümeti ile İran yanlısı milisler arasındaki güvenlik gerilimine dayanarak, Irak’taki siyasi durumun istikrarı barışçıl bir şekilde çözülemesi mümkün değildir. ABD’nin amacı kendi şirketlerine güvenli bir iş ortamı sağlamak ve bu, İran yanlısı milislerle Irak askeri güçleri arasında bir iç savaşın doğmasına yol açabilir.

Korona Salgınının Iraklı Öğrenciler Üzerindeki Etkileri

16 Ağustos günü Iraklı öğrenciler, Korona salgını başlamadan önce aldıkları notların hesaplanması veya sınavlara girmenin adil bir şekilde gerçekleşmesini talep etmek için Bağdat’ın Tahrir Meydanı’nda protesto gösterisi yaptı.

Korona krizi, Iraklı öğrenciler okulların kapanması ve internet üzerinden uzaktan eğitim nedeniyle eğitimden mahrum kalmaları nedeniyle 6 ay boyunca ağır bir etki yaptı.

Bu çözüm öğrenciler için sorun yarattı, çünkü bazı öğrenciler yoksulluktan dolayı internete sahip değilken bazıları da internet kullanımına aşina değil.

Muhafazakar ailelerden gelen kadınlara gelince; aileleri onların interneti kullanmalarına engel oluyor.

Öğrencilerin yaşadığı bu eğitim krizi, hükümetin başarısız eğitim politikası ve yaklaşan final sınavları nedeniyle bu ay güçlü bir şekilde ifade edildi.

Irak’taki ABD Askeri Varlığı – Kazemi’nin Ziyareti ve Irak Parlamentosundaki Pozisyonlar

Mustafa Al-Kazemi’nin Washington ziyareti sırasında ABD’nin Irak’taki varlığı tartışıldı ve Trump, askerleri Irak’tan çekeceğini ancak İran’ın tehditleri ihtimaline karşı Irak Kürdistanı’nda bir miktar asker tutacağını belirtti.

ABD askerlerinin Irak’taki varlığı, Irak parlamentosunda mezhepçi partiler arasında tartışmalı bir konudur. Irak parlamentosunun 2003 sonrasında şekillenen mezhepçi doğası nedeniyle devam eden Sünni, Şii ve Kürt mücadelesi var.

Sonuç olarak, siyasi partiler etnik ve mezhepsel kimliklere dayanıyor, örneğin “Şii ekseni” İran’ın talebine yanıt olarak Amerikan güçlerini Irak’ta sınırlamak ve sürmek istiyor. Ancak Sünni ve Kürt ekseni, Irak üzerindeki İran etkisinden ve milislerin kontrolünden muzdarip oldukları için Amerikan güçlerini elinde tutmak istiyor.

Bu nedenle, İran’ın varlığının doğası ve buradaki ABD askeri üslerinin sayısı dikkate alındığında ABD’nin Irak’taki askeri varlığını tamamen sonlandırmasını beklemek olanaksızdır. ABD’nin Kerkük, Erbil, Salah Al-Din, Bağdat vilayetlerinde yedi ve Anbar’da iki askeri üssü olduğunu unutmamak gerekir. Bu üslerde savunma füzeleri ve saldırı uçakları, füze depoları ve Suriye ile Irak arasında ABD güçleri için geçiş noktaları bulunuyor ve Irak’ın terörle mücadele güçlerini eğitiyor.

Bu nedenle, ABD’nin ülkedeki varlığı, ABD’nin Irak’ı işgali ve Irak’taki kazanılmış ekonomik ve jeopolitik çıkarları açısından anlaşılmalıdır. Tüm bu çıkarlar, ABD’nin Irak’taki askeri varlığının devam etmesine bağlıdır.

Workers Against Sectarianism