Yemen’de savaş tüm acımasızlığı ile sürüyor. Açlık ve kanla geçen dört yılın, hayatını kaybeden yüz bine yakın sivilin ardından Sudiler için zafer halen çok uzakta. Tam tersine işlerin kötüye gittiğinin sinyalleri çoğaldığından Prens Muhammed’in aşağılayıcı bir yenilgiyi hazmetmesi gerekebilir.
Çıplak ayaklı Husiler’in inatçı direnişi kırılamazken Sudilerin en önemli müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geçtiğimiz ay Yemen’deki birliklerini apar topar geri çekti. Bunun savaşın gidişatına etkisi büyük olabilir, zira Suudiler Yemen’i sadece havadan bombalarken,NATO bünyesinde Afganistan deneyimi olan BAE birlikleri karada savaşıyorlardı, üstelik Husilere karşı gösterilen sınırlı ilerleme de onlar sayesinde mümkün olmuştu. BAE’nin harcadığı paranın Husilere karşı savaşan istikrarsız çeteleri bir arada tutması da işin ayrı bir boyutu. Şimdiyse BAE süreç çıkışsız gözüktüğünden apar topar Yemen’i terk ediyor. Bu durumda Yemen’deki savaşa Suudiler tek başına liderlik edebilecek mi? İşte bu bir hayli zor görünüyor.
Bu gelişmenin dışında Suudilerin yeni bir baş ağrısı daha var. Husi birlikleri son aylarda geliştirdikleri insansız hava araçlı (drone) saldırılar ile Suudi Arabistan içerisinde önemli noktaları bombalıyorlar. Bugün Suudi ordusunun askeri geçiş töreni sırasında Husilerin drone destekli gerçekleştirdiği saldırı ile 32 Suud askeri öldürüldü. Eş zamanlı olarak bir de bombalı saldırı gerçekleştiren Husiler, Suudilere ciddi bir kayıp yaşatmış oldu. Yine Husilerin drone saldırıları ile Suudlara kayıp yaşattığı diğer saldırıların hedefleri arasında hava alanları, askeri mühimmat depoları ve üsler bulunuyor. Yemen sınırından 200 km içerideki Abha uluslararası havaalanına yapılan saldırı oldukça ses getiriciydi. Husiler bu dört yıl boyunca Suudi-Yemen sınırını geçerek dağlık bölgedeki Suudi askeri noktalarını düzenli olarak yıpratıyorlardı. Bunun dışında Husiler attıkları orta menzilli füzelerle Suudi kentlerini hedef alıyorlardı. Bunlar Suudiler’i sürekli huzursuz etse de bir şekilde idare edilebilirdi. Ama drone saldırıları hedefe ulaşmak konusunda daha başarılı, üstelik yaygınlaştırılabilir ve daha da geliştirilebilirler.
Bu durumda Prens Muhammed’in son umudu Yemen’e yapılacak ABD çıkarması. Çoklarına göre Suudileri Yemen’den ancak ABD müdahalesi kurtarabilir. Ne de olsa Ortadoğu’daki en önemli müttefiklerinden birisinin İran’ın destekçilerine yenilmesini ABD istemeyecektir diye bir hesap yapılabilir. Gerçekten de Yemen’deki Husi direnişi İran’ın da başarı hanesine yazılmakta. Ama ABD açısından Yemen’e müdahale etmek pek de parlak bir fikir olmayabilir. Çünkü karşıda ciddi bir halk desteği olan dişiyle tırnağıyla savaşan toplumsal bir güç var. ABD emperyalizmi bu gibi durumlarda direnişin farklı boyutlar kazanarak tam bir baş ağrısına dönüşebileceğini gayet iyi bilmektedir.
Suudilerin iyi bir anlaşma ile işin içinden sıyrılmak için pazarlıklara başlaması mümkün olabilir. Yani bir anlamda Husilerin masada kaybetmelerini sağlamak isteyeceklerdir. Bu konuda da yine en büyük güvenceleri ABD emperyalizmi olacaktır.
Suudi Arabistan’ın Yemen’deki yenilgisi Ortadoğu ve dünya halkları için olumlu bir gelişme olacaktır. Bu yüzden sınıf bilinçli emekçilerin Yemen’deki savaşa karşı çıkması bir görevdir. Kurtuluş için asıl gerekli olansa Ortadoğulu emekçilerin din, mezhep ve etnik köken ayrımı göz etmeksizin emperyalist kapitalist sisteme karşı devrimci sınıf mücadelesinde birleşmesidir.