Fransa. Hükümeti ve MEDEF’i geri adım atmaya zorlayalım!

Fransa’daki ISL üyelerinin bir parçası olduğu Yeni Anti-Kapitalist Parti (NPA) (sol kanat) Ulusal Siyasi Komitesi’nin bildirisini çevirerek okuyucularımıza sunuyoruz.

Pazar, 15 Ocak 2023, Paris

Elisabeth Borne tarafından sunulan emeklilik reformunun, emekçilere karşı yeni ve şiddetli bir saldırı olması şaşırtıcı değildir.

Hükümet tarafından defalarca tekrarlanan “daha uzun yaşıyoruz, o halde daha uzun çalışmalıyız” argümanı iki kat yanlış. Daha az çalıştığımızda daha uzun yaşarız ve dahası, patronlar halihazırda 62 yaş sınırından çok önce, yetersiz emeklilik veya işsizlik ödenekleriyle işçileri işten çıkarmaktadır. Başka bir deyişle: Ölene kadar çalışın ya da sefalet içinde ölün! Özellikle de yarı zamanlı çalışmadan muzdarip olan kadınlar için.

Bu saldırı, çalışanlar, emekliler, işsizler ve tüm gençler olmak üzere herkesin kitlesel bir yanıt vermesini gerektirmektedir.

Güvencesiz istihdamdan işsizliğe geçen, okumak için mücadele eden ve gıda yardımı için kuyruğa giren gençler, emekliliğin ufuk gibi yaklaştıkça uzaklaştığını gören yaşlı işçiler kadar karşı reformların hedefindedir.

Emeklilik yaşının ertelenmesi, 25 yaşın altındakiler arasında işsizlik endemik olmaya devam ederken, bazı yaşlı işçilerin çalışırken sağlıklarını kaybetmesine yol açacaktır. Diğer bir tarafta ise bir kesim emekli maaşı alamadan yıllarca işsiz kalacak. Hem emeklilik reformu hem de kısa süre önce yürürlüğe giren ve azami yardım süresini 36 aydan 27 aya indiren işsizlik reformu aynı hedeflere yöneliktir: birincisi halkçı bütçelerle, ikincisi ise işgücü piyasasıyla ilgilidir. “Ne pahasına olursa olsun” anlayışının büyük sermaye gruplarına kalıcı sübvansiyonlar şeklinde devam edebilmesi için hükümetin mali piyasalara halk yararına bütçeleri kısma becerisini göstermesi gerekiyor. Herhangi bir gecikme ya da başarısızlık, devlet borçlanma oranlarında keskin bir artışla cezalandırılabilir. Öte yandan, gençleri ve yaşlıları işsiz bırakmak, ne olursa olsun herhangi bir işi reddetmekten başka çareleri kalmasın diye onları işten çıkarmak, enflasyon döneminde ücretlerin de artışını engeller.

Bir kutupta sefalet, diğer kutupta zenginlik biriktiren bu politikanın sonucu: 2015’ten bu yana yoksulluk oranı yeniden yükselmeye başlaması ve 2022’de hissedarlara rekor temettü ödenmesi oldu.

Bu yeni emeklilik reformu girişimi, tamamen sermaye diktatörlüğüne tabi bir toplum projesini özetlemekte ve sömürüyü yoğunlaştırmaktadır. Bir dizi başka halk düşmanı saldırı için bir gedik açacaktır ve Macron ve hükümeti bunu, 2019’da puan bazlı emeklilik konusundaki başarısızlığının ardından emekçilere karşı siyasi bir intikam olarak görmektedir.

Finans piyasalarının baskısı altındaki zenginlerin emrindeki bu patron yanlısı hükümetle hiçbir müzakere mümkün olmayacaktır. Sağcı muhalefetin projeyi desteklediği ve aşırı sağcı muhalefetin de geçmesine izin vermek anlamına gelen meclis engellemesi yapmayacağını açıkladığı bu meclisteki tartışmalardan bir şey beklenemez.

Bu karşı reformda “müzakere edilecek” hiçbir şey yoktur. Darbeyi vuranla darbeye maruz kalan arasında “toplumsal diyalog” olmaz. Macron’un yeniden seçilmesinden bu yana aylar süren sözde istişarelerin, sadece oyuna katılan “sosyal ortakları” zayıflatacak ve itibarsızlaştıracak bir oyun  olacağı önceden belliydi.

Mücadelelerimiz, grevlerimiz, gösterilerimiz, her günün genel grevin inşasının bir aşaması olarak görülmesi koşuluyla, Macron’u ve patronları yenmek için tek olasılık olacaktır. Bu, patronların kazanmak için şiddeti arttırmak zorunda kalacağı düzeydir.

Hükümetin reformunu mümkün olduğunca erteledikten sonra başlatmak zorunda olduğu bağlam, pandemi ve enflasyonun sona ermesiyle gelmiştir. Emekçiler, en çok sömürülen kesimler hayatı felç eden kovid esnasında toplumsal hayattaki kritik rolünün farkına varmıştır. Ve akşam 8’de alkışlanan bu insanlar, CAC40’ın kârları için iki yıl daha fazla çalışmak ya da daha uzun süre işsizlik maaşı almak zorunda kalacaklar mıydı? Eğitim, sağlık, ulaşım ve enerji gibi hayati hizmetler çöküşün eşiğindeyken mi?

Enflasyona gelince, bir yıldan uzun süredir devam eden bir ücret grevleri dalgasına yol açtı. Bu dağınık hareketler yine de hem kamu hem de özel sektörde tüm sektörleri etkiledi ve bazen ikramiyelerle sınırlı olsa da çoğu zaman temel ücretlerde az ya da çok önemli artışlar sağlayarak bazı başarılar elde etti.

Ücretler için verilen bu mücadeleler, savaşın ana hatlarıdır. Emeklilik reformu projesi, bu grevleri birleştirmek, genişletmek ve güçlendirmek için eksik olan siyasi sinyal olabilir. Ücretler, işsizlik, emekli maaşları, her şey işverenlerin saldırısının mantığıyla bağlantılıdır, her şey emekçilerin karşı koyma mücadeleleriyle bağlantılı olmalıdır.

Borne’un 10 Ocak’ta yaptığı açıklama, enflasyonun silahlarından biri olduğu amansız işveren saldırısının bir başka adımıdır. Saldırılar acımasızdır, reform projesi aylardır ana hatlarıyla bilinmektedir, ancak sendika liderleri için bir tepki göstermek için Borne’un 10 Ocak akşamı yaptığı açıklamayı beklediler. Kararların alınmasını hükümete bırakmaları gerekiyordu. Tüm sendika liderleri aylardır bu maskeli baloya katılarak kullanışlı aptalları oynuyorlar. Neyse ki, birçok sektörde işçiler mücadeleye girmek için sendika konfederasyonlarından bir işaret beklemediler – 27 Eylül’den sonra rafineri işçileri gibi, ki 18 Ekim’de demiryolu işçileri de dahil olmak üzere diğer sektörler de katıldı.

Projenin sunulmasından önce zaten güçlü olan toplumsal öfke, konfederasyonları, önceden bir seferberlik planı açıklamaksızın, birlik içinde 19 Ocak’ta ilk seferberlik günü çağrısı yapmaya itmektedir. Sendikalı ve sendikasız işçilerin bu çağrıya uyarak bir araya gelmeli, grevler ve eylemler yoluyla hükümete güçlerini göstermeleri ve taleplerini ve bunları elde etmenin yollarını tartışmak ve karara bağlamak üzere bir araya gelmeleri gerekmektedir:

Emeklilik reformu projesinin geri çekilmesi.

1993’ten bu yana birbirini takip eden tüm karşı reformların iptal edilmesi ve en azından 37.5 yıllık primle 60 yaşında emekliliğe geri dönülmesi.

İşsizlik sigortası reformunun yürürlükten kaldırılması.

Herkes için ayda 400 Euro daha fazla, net 2000 Euro’nun altında gelirin olan kimsenin kalmaması (maaş, emekli maaşı veya ödenek).

Ücretlerin, emekli maaşlarının ve ödeneklerin temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarına endekslenmesi.

NPA, 19 Ocak’ın aktif bir grev olması, öz-örgütlenme için zemin hazırlanması ve gösterilere çok sayıda katılım sağlanması çağrısında bulunmaktadır. Aynı zamanda bu yasanın geri çekilmesi için 21 Ocak Cumartesi günü ulusal çapta bir miting düzenlenmesi çağrısında bulunuyor. Bu mitingin çağrısı NPA gençliği de dahil olmak üzere gençlik örgütleri ve France Insoumise de dahil olmak üzere çeşitli siyasi örgütler tarafından başlatılmıştır. Biz de FI tarafından savunulan kurumsal çıkmazlara karşı hareketin zaferi için siyasi perspektifler önermek üzere kendi sloganlarımızla orada olacağız.

Solun sendikal ve siyasi liderleri, grevleri genelleştiren genel bir hareket için ortak bir takvim benimsemeyi reddediyor. Mevcut çatışmanın riskleri, sonucunun bu liderlerin ellerine bırakılamayacak kadar yüksektir. Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi, tüm sendikaların üyelerini ve sendika üyesi olmayanları, genel grevci meclislerini, grev gözcülerini, meslekler arası meclisleri zorlayarak, mücadele halindeki işçilerin koordinasyonunu inşa etmek amacıyla grev komiteleri seçerek mücadeleye dahil etmek gerekir. Grevciler için grev!

Bu karşı-reform, kapitalizmin insanlığa yalnızca yarının ıstırabını sunduğunu bir kez daha göstermektedir. NPA, bu sistemi yıkmak ve bizzat işçiler tarafından yönetilen bir toplum inşa etmek isteyen herkesi kendisine katılmaya çağırmaktadır.

NPA’nın 5. Kongresinden sonra

NPA’nın Aralık 2022’deki son kongresi, giden liderliğin çoğunluğunun, tüm kongre üyelerinin oylamasına sunmadan partinin bölünmesini organize etmesine vesile oldu çünkü bu oylamanın sonuçlarının iyi olmayacağı açıktı. Dolayısıyla şu anda siyaset sahnesinde benzer büyüklükte iki NPA var. Engelleyemediğimiz halde savaşmaya devam ettiğimiz devrimci güçlerin bu şekilde parçalanmasından ve zayıflamasından üzüntü duyuyoruz.

NPA’nın bölünmesi, bir yanda Philippe Poutou ve Olivier Besancenot’nun NUPES ile seçim zemininde ittifaka yönelmesi; diğer yanda ise emek  mücadelelerinde yer alan aktivistlerden oluşan bir devrimciler kutbuna yönelmesi ve birkaç yüz üyeyi yeniden bir araya getiren bir NPA-Gençlik arasındaki siyasi ayrışma ile belirginleşmektedir.

Libération’a verdiği son röportajda Philippe Poutou “NPA önceliğimiz değil” diyerek kongrenin ilk akşamı BFM-TV’de kamuoyuna açıkladığı, seçimler için ortak listeler hedefiyle “FI ile birlikte çalışma” tercihini teyit etti. Nupes’e yönelik bu yönelime karşı çıkan ve “Devrimin güncelliği ve aciliyeti” platformu etrafında yeniden gruplaşan NPA militanları olarak, aşırı solun rotasını koruyan bir NPA, bizi bekleyen büyük ölçekli toplumsal mücadeleler lehine devrimcilerin yeniden gruplaşmasıyla ortaya çıkmakta başarısız olmayacak bir komünist işçi partisinin inşasından vazgeçmeden, diğer örgütlerle de dahil olmak üzere eylem birliği politikası yürütebilecek militan bir NPA inadımızı sürdürüyoruz. NPA, 8 Şubat’ta Paris’te Bellevilloise’de bir toplantı ve bölgelerde toplantılar düzenleyecek.