Suriye’de emperyalist saldırganlık köşeye sıkışmışken, iç savaşın başından bu yana en az 7 milyon Suriyeli yerinden edilmiş oldu. Bugün Türkiye’de 3 milyonu aşkın Suriyeli bulunuyor.
Erdoğan rejimi ise hâlâ Suriye’nin egemenlik hakkını tanımazdan gelip, cihatçı çetelere destek verirken bir yandan savaşın eşiğinde dans ediyor. Diğer yandan sahadaki maceralarına destek aramak için Suriyeli mültecileri bir koz olarak kullanıyor.
AKP iktidarı Avrupa kapılarına gönderdiği binlerce garibanı Suriye savaşındaki fiyaskolarını unutturmak ve durumu lehine çevirmek üzere ölüme terk etmeye utanmıyor ve suçlarına yenilerini ekliyor. Göçmen karşıtı sağ hava yaratarak güç devşirmeye çalışıyor. Aynı zamanda da AB’nin İdlib denklemleri üzerinde bir baskı unsuru olarak müdahil olması koşullarını zorluyor.
Erdoğan’ın bir şantaj olarak Avrupa’ya açılan sınır kapılarını mültecilere açacağını duyurmasının ardından binlerce Suriyeli, Afgan, Özbek göçmen Edirne’deki sınır kapısı bölgesine yığılmış durumda. AKP iktidarı, mültecileri Avrupa’ya göndererek elindeki “kozu” etkili kullanmak için binlerce insanın denize açılmasına, sınır kapısında şiddet görmesine izin veriyor. Avrupalı egemenler ise Türkiye sınırından gelen göçü engellemek için silaha bile başvurdu. Yunanistan polisi günlerdir biber gazı vb. ile müdahale ederken bir mülteci vurularak katledildi. Binlercesi sefalet içinde beklemeye, tehlikeli yollardan Avrupa’^ya geçmeye çalışıyor.
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında 2016 yılında bir “mülteci anlaşması” yapılmış ve AB, göç akışını engellemesi karşılığında Türkiye’ye 3 milyar Euro rüşvet vermeyi üstlenmişti. Yani milyonlarca yerinden edilmiş mültecinin yaşamı ve geleceği egemenler için sadece bir “alacak-verecek” meselesine indirgenmişti.
Bugün de değişen bir şey olmadığını görüyoruz. Türkiye ve AB’nin egemenleri mültecileri hâlâ maddi ve politik kazanımlar sağlamak üzere bir “koz” olarak ele alıyor.
Mültecilerin hayatı ve geleceği siyasi bir koz değildir ve siyasi rant amacıyla kullanılamaz!
Milyonlarca Suriyeliyi yerinden eden, Türkiye ve AB’li egemenlerin de arasında olduğu emperyalist güçlerdir!
Mültecileri “koz” olarak kullanmak kadar sınırları kapatıp Akdeniz’de boğulmaya mahkûm etmek de suçtur!
TSK da dâhil her türlü yabancı güç Suriye’den geri çekilmeli ve Ortadoğu’da emperyalist, alt-emperyalist politikalara son verilmelidir!
Suriye’yi yakıp yıkan başat aktörlerden olan AB egemenleri derhal sınırları açmalı
AKP iktidarı, ülkesini yıktığı Suriyeli mültecilerden elini çekmeli ve “koz” politikası derhal sonlanmalıdır.
Türkiyeli emekçiler, savaş mağduru yoksul milyonlarca mültecinin günah keçisi ilan edilmesi uyanıklığına pirim vermemelidir. Unutmayalım: Bizleri ve mültecileri köle gibi sömüren, sefalete ve işsizliğe mahkum edenler göçmenlerde değil bizzat bu ülkenin patronlarıdır.
Mülteciliğin her yıl büyüyerek devam etmesini engellemek için dünyanın dört bir tarafındaki emekçi halklar olarak egemen güçlerimize karşı mücadele etmek ve emperyalizmi yerle bir etmek zorundayız!
Ortadoğu’da her milletten emekçi sınıfın el ele verip kapitalizmi, emperyalizmi yıkmaktan ve sosyalist bir Ortadoğu kurmaktan başka geleceği yoktur!