ABD öncülüğünde Batılı emperyalistlerin İran’a uyguladığı ambargonun ülkede Covid-19 salgınını nasıl ağırlaştırdığına hep birlikte tanık oluyoruz. Geçtiğimiz günlerde SEP ve üyesi olduğu Uluslararası Sosyalist Birlik (ISL) İran’a yönelik yaptırımların kaldırılması çağrısında bulunmuştu.
Dünyada özellikle emperyalist saldırganlığın hedefinde yer alan ülkelerde emekçi halklar Covid-19 salgını nedeniyle büyük tehlikeyle karşı karşıyalar. Emperyalist saldırganlık geçmişte tankla, topla, tüfekle yaptığını bu kez İran, Filistin, Yemen ve Venezuela gibi ülkelerde en temel yaşamsal ihtiyaçların temin edilmesine engel olarak yerine getiriyor.
2007 yılında Hamas’ın kontrolüne geçmesiyle birlikte İsrail tarafından kara ve denizden abluka altına alınan Gazze’de dün itibariyle Pakistan’dan dönen 2 kişide Covid-19 tespit edildi. Ülkede üç adet karantina merkezi kurulurken, dışardan gelen Gazzelilere yönelik karantina uygulaması başlatıldı. Yaklaşık 1200 kişi bu merkezlerde karantina altına alındı. Gazze’de de tıpkı Türkiye’deki Covid-19 salgınında olduğu gibi umreden dönen Filistinlilerin virüs taşıyıcısı olabilecekleri ve burada salgının yayılmasını hızlandırabilecekleri düşünülüyor.
Öte yandan İsrail tarafından Gazze Şeridi’ne ve Batı Şeria’ya bütün geçişlerin yasaklandığı belirtiliyor. Sağlık çalışanları ve sağlık malzemeleriyle ilgili geçişler yasak kapsamı dışında tutulurken, Filistinli yetkililer sağlık ve insani yardım amaçlı geçişlerde bile izin almanın oldukça zor olduğunu ve güvenlik nedeniyle uzun süre beklenmek zorunda kalındığını açıkladılar.
İsrail ve Mısır’ın yıllardır uyguladığı ambargo Gazze’de sağlık sisteminin büyük olumsuzluklarla boğuşmasına neden oluyor. Birçok medikal ekipman ve sağlık malzemesinin temin edilmesinden zorluklarla karşılaşılırken, ülkede vakaların ortaya çıkması korkuları artırıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün Gazze Ofisi Direktörü Abdelnasser Soboh bölgede 62 adet solunum ünitesi bulunduğunu ve bunun ancak 15’inin kullanılabilir durumda olduğunu belirtilirken, bölgenin acil olarak 50-100 solunum ünitesine ihtiyaç duyacağını belirtti. Soboh ayrıca ülkenin sağlık sistemi kapasitesinin ancak 100 hastayı kaldırabileceğini vurguladı.
Öte yandan Gazze’de İsrail’in geçmişteki askeri saldırılarıyla yok edilen altyapı nedeniyle sağlıklı içme suyu temininde ve elektrik enerjisine ulaşımda sıkıntılarla karşılaşılıyor. Dünyada nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu, fakat buna rağmen altyapının yetersiz kaldığı Gazze’de salgının ulaşabileceği boyutlar şimdiden tedirginlik yaratıyor. Gazze’de 2000 yılında 80.000 olan Filistinli mülteci sayısı, 2018 yılında 1 milyonu aşmıştı. Bu nüfusun % 80’i uluslararası yardımlara bağımlı bir şekilde yaşarken, % 95’inin temiz suya ulaşmakta sıkıntı yaşadığı BM’nin raporlarında yer alıyor.
İsrail, yakın zamanda özellikle Gazze’den geçiş yaparak çalışan 7.000 Filistinlinin geçişlerini kısıtlamıştı. Ancak bunu elbette Gazze’de yaşayan Filistinlileri korumaktan ziyade, olası bir salgının burada yaratacağı yıkımın omuzlarına ağır bir insani yük olarak kalacağını ve aynı zamanda bu salgının İsrail’deki durumu da ağırlaştıracağını bildikleri için yaptılar. Nitekim burada olası bir insani felaket tüm dünyada dikkatlerin buraya yeniden yoğunlaşmasına ve İsrail’in insanlıkdışı ablukasının sorgulanmasına yol açacaktır.
COGAT (Batı Şeria ve Gazze Şeridi Bölgelerinde Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü) Başkanı Kamil Abu Rokon şu açıklamayı yapmıştı: “Virüs ve hastalığın sınırı yok. – bu yüzden, Gazze Şeridi’nde… koronavirüs salgınını önlemek İsrail için en iyi seçenektir. Bu İsrail’in çıkarına çünkü böyle bir salgın İsrail Devleti vatandaşlarının sağlığını tehlikeye atabilir.”
Haaretz gazetesinde yapılan bir yorumda ise Covid-19 salgınının İsrail ve Filistinli güçler arasında gayrıresmi bir ateşkese yol açtığına dikkat çekiliyor. Fakat salgını ve insani bir felaketi durdurmak için silahları susturmanın yetmeyeceği açık.
Bugünden tezi yok Gazze’ye yönelik insanlıkdışı ablukanın kaldırılması ve bölgenin ihtiyaç duyduğu sağlık malzemeleri ve ekipmanlarına, temizlik ve dezenfektan ürünlerine, sağlıklı içme suyuna, bölgenin askeri saldırıları nedeniyle çökmüş halde bulunan altyapısını yeniden ayağa kaldırmak için ihtiyaç duyulan malzemelere erişiminin sağlanması gerekmektedir. Bu yapılmadığı takdirde Covid-19 nedeniyle yaşanacak her bir can kaybının sorumlusu katil İsrail devleti ve emperyalist işbirlikçileri olacaktır.