Arap Baharı’ndaki başarılı istisna olarak gösterilen Tunus 10 yıl sonra bir kez daha eylemlerle sarsılıyor. Kapitalist sömürü bitmeden emekçilerin güz yüzü görmeyeceğinin, devrimi sürekli kılmak dışında başka bir alternatifin olmadığının kanıtı Tunus. 10 yıl önce diktatör Zeynel Abidin bin Ali devrilip yerine “bir çeşit” seçimli demokrasi gelmişti gelmesine ama emekçilerin ve gençlerin hiçbir temel sorunu çözülemedi. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, pahalılık, geleceksizlik, kötü yönetim diye sıralayacağımız 10 yıl önceki ayaklanmanın aynı nedenleri bugün olduğu gibi duruyor. 10 yıl öncesinin çocukları bugün Tunus’un yoksul varoşlarında polisle çatışıyor, 10 yıl öncesinin “halk rejim yıkılsın istiyor” sloganını tekrarlıyor. Tunus’taki mevcut sistem tamamen çaresiz. Köklü toplumsal sorunları çözmeleri mümkün değil, bu yüzden yapabildikleri tek şey polis saldırganlığını arttırmak ve COVID19’un arkasına saklanmak. Birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan kifayetsiz farklı farklı burjuva partiler, büyük bir hızla halkın gözünden düşüyorlar. Bunların içerisinde Müslüman Kardeşler’in Tunus kolu Nahda da var. Şimdilerde hükümetin ortağı olan Nahda en organize grup olsa da toplumsal desteği yıldan yıla eridi. Bu son protesto dalgası desteklerindeki azalmayı daha da hızlandıracaktır. Şimdilerde polisin ardından ordu güçleri ile de karşı karşıya gelen ve en az 1000 gözaltı veren gençlik kitleleri “devrimi tamamlamak”tan bahsediyor. 27 Aralık’ta başlayan protestolar 14 Ocak 2011’de diktatörü yıkmıştı yıkmasına ama burjuva üretim ilişkilerine dokunmadan gerçek sorunlar asla çözülemezdi ve çözülemedi de. İşte bu yüzden bugün dillerde “devrimi tamamlamak” var. Dillerdeki bu söylem Tunuslu devrimcilerin önlerinde ne kadar büyük fırsatların var olduğunu gösteriyor. Belirli bir program ve eylem planı etrafında bir araya gelmeleri gidilecek mesafeyi epey epey kısaltacaktır. Sokağa inen gençlik kitleleri kendilerini darmadağın bulup çaresiz hissetmeyeceklerse bu ancak öncünün şekillenmesi ile mümkün olabilir. 12 sol-sosyalist çevrenin gençlik eylemlerine destek için halka çağrı yapması, umarız, daha güçlü müdahalelerin bir başlangıcı olacaktır. (*)Kuzey Afrika ve Ortadoğu, son 10 yılda dünyada sınıf hareketinin merkez noktalarından birisi haline geldi. Bu 10 yılda Mısır, Tunus, İran, Lübnan, Sudan ve Irak’ta büyük çaplı isyanlar yaşandı. Yine Cezayir, Fas, Bahreyn ve Türkiye önemli mücadelelere tanıklık etti. Ve şimdilerde, ekonomik krizin emekçileri hızla daha da fakirleştirdiği 2021 başlarında, isyan sinyalleri yeniden güçleniyor. İran’daki kapitalist mollalar adeta bir saatli bombanın üzerinde oturuyorlar, ülkede eylemsiz ve grevsiz bir gün geçmiyor. Toplumsal patlamanın bütün koşulları mevcut. Mısır’da özelleştirme çabalarına karşı Helwan Demir Çelik Fabrikası’nın 4000 işçisi eyleme geçti. Diğer işçi eylemleriyle birleşen bu güç Mısır’da hüküm süren Sisi rejiminin uykularını kaçırırken bastırılan umutların yeniden yeşermesine neden oluyor. Ve tabi protesto dalgasının hala bastırılamadığı Tunus. Yeniden kabarmaya çok müsait olan Lübnan ve Irak… Ve işçi eylemlerinin çoğaldığı, sınıf mücadelesinin kültürel kutuplaşmaları çözmeye başladığı, halkı giderek fakirleşen, hoşnutsuzluğun büyüdüğü Türkiye. Tarih hızlanıyor, sınıf hareketinin yükselişe geçmesi önüne geçilemez bir güç olarak yeniden emperyalist kapitalistlerin karşısına dikilecek. Herşey biz devrimci Marksistlerin güçlenip devrimci öncü pozisyonuna yükselip yükselemeyeceğine bağlı. (*) Açıklamaya imza atan parti ve örgütlerin bir kısmı şöyle: Devrimci Marksistler, Sosyalist Parti, Mücadele Koordinasyonu, İlerici Mücadele Partisi, Komünist Parti (kuruluş aşamasında), Bağımsız Mücadeleciler, Devrimci Mücadele Grubu, İşçi Bayrağı Hareketi, Emekçiler Hareketi, Birleşik Demokrat Yurtseverler Partisi. (Tunivisions) Aktaran marbutahaber.com