Uluslararası Sosyalist Birlik (ISL), 4-10 Aralık tarihleri arasında Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te 1.Kongresi’ni gerçekleştirdi. Kongreye 25 ülke ve 5 kıtadan temsilciler katıldı. Bizim de SEP adına 2 temsilciyle katıldığımız 1.Kongre hem nicelik hem de nitelik açısından ISL’nin büyük ilerlemesini ortaya koydu. Ev sahipliğini Arjantinli kardeş örgütümüz MST’nin yaptığı kongre, Buenos Aires’teki tarihsel Plaza de Mayo Meydanı’nda yapılan görkemli bir mitingle başladı.ISL 1. Dünya Kongresi açılış eylemi.V.U. Arslan kürsüde
ISL uluslararası delegasyonu, MST gençlik kampını da ziyaret edip panellerde konuşmalar yaptı. Uluslararası delegasyon kongre bitiminin hemen ardından Arjantin’deki Peronist iktidarın IMF ile anlaşmasına karşı çıkan ve Arjantin devrimci solunun gövde gösterisi anlamına gelen bir büyük mitinge daha katılım gösterdi. Bir haftalık bu yoğun kongre, enternasyonalist yoldaşlık, yoğun tartışmalar, kararlar ve eylemlerle geçen tarihsel önemde bir gelişmeydi.
Bir hafta boyunca dünya analizini, dünya ekonomik krizini, yükselen sınıf mücadelesini ve bu arada artan otoriter ve faşist tehlikeyi, emperyalist rekabet ve müdahaleleri, ekolojik krizi, gençlik hareketini ve kadın mücadelesini tartışan ISL Kongresi aynı zamanda bölge bölge sınıf mücadelesinin gidişatını ve seksiyonların durumunu ve görevlerini ele aldı.
Kuruluş konferansını Mayıs 2019’da Barselona’da gerçekleştiren ISL’nin bu ilk kongresi pandemi kısıtlamaları sebebiyle yaklaşık bir yıl gecikmeyle toplanabildi. Aradan geçen kısa zamanda Pakistan’ın en güçlü devrimci yapılanması olan The Struggle (Kavga)’ın ISL’ye katılmasının resmileşmesi ileri doğru atılmış büyük bir adım oldu. Brezilya’da önemli bir geçmişe sahip olan Luta Socialista örgütünün ISL’ye katılarak mevcut örgütümüz Sosyalist Alternatif ile birleşecek olması da büyük bir ilerlemeydi. Aynı şekilde Kolombiya’da Grupo de Trabajadores Socialistas (GTS) örgütü mevcut kardeş örgütümüz Impulso Socialista ile birleşecek. Bu noktada ISL, Kenya’dan RSL (Devrimci Sosyalistler Birliği) ve ISL’nin Batı Sahra’da geliştirdiği bağlar sayesinde Afrika kıtasına giriyor. Kenyalı yoldaşlar vize engelleri nedeniyle Arjantin’e bizzat gelemeseler de internet bağlantısı sayesinde kongreye aktif bir şekilde katıldılar. Batı Sahra’dan bir yoldaş ise Buenos Aires’teki kongrede hazır bulundu. Bunun dışında Peru da ISL’nin ilk defa giriş yaptığı bir ülke olarak güçlenmeyi gösteren bir başka ülke oldu. Kongreye internet üzerinden katılan ABD’li Tempest örgütü ile ISL arasında güçlenen dayanışma bağları sonraki süreçte daha güçlü ilişkilerin kurulacağının işaretlerini verdi. Tempest, çoğunlukla, geçtiğimiz yıllarda kendisini fesheden ABD’deki en büyük sosyalist yapı olan ISO’nun devamcılarından oluşuyor. Kongreye internet üzerinden aktif biçimde katılan Avustralya’nın en güçlü devrimci yapısı Sosyalist Alternatif de ISL ile dayanışma içerisinde olan bir başka yapı. Lübnanlı yoldaşlarımız “Değişim İçin Gençlik”, Lübnan Komünist Partisi’nin sisteme adapte olmasına tepki olarak doğan, Beyrut’taki ayaklanmalarda öncü rol oynayan ve yıllar içerisinde yapılan tartışmalarla Troçkizme kazanılan ve üyeleri halen kazanılmakta olan bir seksiyon olarak başka bir ilerlemeyi işaret ediyor. Bunun dışında ISL’nin Barselona Konferansı’ndan beri üyesi olan Şili, Kolombiya, Nikaragua ve Ukrayna seksiyonlarının ülkelerinde ya da sürgünde (Nikaragua) göstermiş oldukları ilerleme ISL’nin güçlenmesinin bir başka boyutunu oluşturdu.
ISL bu gelişme ivmesini artarak sürdürecektir, çünkü bileşimi ve işleyiş mantığı gelişmeye çok müsait. Zira ISL uluslararası örgütlenen diğer Troçkist yapılardan farklı olarak %100 aynılık üzerinden inşa edilmediği için farklı ulusal örgütlerin katılımına ve ISL’nin demokratik merkeziyetçi işleyişine dahil olmasına olanak tanıyor. Böylelikle farklı geleneklerden gelen Troçkist eğilimler kendi özgünlükleri ile mücadeleye katılabiliyorlar. ISL’nin elbette ki bir dünya analizi var ve ilkesel bir çıtası bulunuyor ama örneğin geçmişin çok klasik tartışması olan SSCB’nin sınıf doğası tartışması gibi kısmi farklılıklar ayrılık gerekçesi olamıyor. Bu sayede birbirinden farklı kökenleri olan MST, SEP ve Pakistanlı kardeş örgütümüz Kavga aynı uluslararası örgütte bir araya gelebiliyor. Bir büyük partinin farklı ülkelerde kendi küçük kopyalarını yaratma anlayışına dayanan köhnemiş enternasyonal inşa anlayışı, mücadele önünde başlı başına bir engele dönüşmüştür. Uzun yılların deneyimi de göstermiştir ki bu anlayış, ana partinin merkezinde olduğu bir çeşit ulusal siyaset yapma biçimini sürdürerek enternasyonal anlayışa ters düşmüş diğer yandan da farklı ülkelerdeki görece güçlü yapılar arasında yıpratıcı rekabeti ve parçalanmayı beraberinde getirmiştir.
Gerçek bir ilkeselliğe dayanmayan bölünmelere ve güç kayıplarına tahammülün olmadığı bir çağdayız. İşçi sınıfının uluslararası liderlik krizinin ne büyük tarihsel yenilgilere sebep olduğu düşünüldüğünde ISL’nin değeri daha net anlaşılıyor; çünkü ISL’nin kuruluşu, gelişimi, yöntemi, ilkeleri ve ortaya koyduğu enerji bu tarihsel liderlik krizinin çözülmesi anlamında yeni ve bambaşka bir gücü ve bu sayede canlanan umutları temsil ediyor.
Bununla paralel olarak tam da dünya ekonomik krizi derinleşirken gerçekleşen ISL Kongresi yükselen sınıf mücadelesi ve belirleyici büyük kavgalar için acil ihtiyaçlara yanıt vermek konusunda ileri doğru atılmış büyük bir adım oldu.
Kongre, 2020’li yılların dünya çapında büyük toplumsal çalkantılara gebe olduğunu tespit ederken kendiliğinden bir şekilde mücadeleye atılan emekçi ve gençlik kitlelerinin devrimci bir perspektif ve yönlendirici bir liderliğe sahip olmadan enerjilerini bir noktadan itibaren kaybettiğini ortaya koydu. İşçi sınıfı ve gençlik, devrimci bir perspektife ve liderliğe sahip olmadan kapitalist sömürüden ve hayatın her alanında yarattığı sorunlar yumağından kurtulamaz. Bu noktada sınıf mücadelesinin radikal biçimler almasının önündeki “sol” engellerin kritik etkilerinden de bahsetmek gerekiyor. Dünyanın birçok ülkesinde hala varlığını sürdüren Stalinci “komünist” parti kalıntıları genellikle çok zayıflamış olsalar da sendikal bürokrasi içerisinde işgal ettikleri koltuklarda işçi hareketine zarar vermeyi sürdürüyor. Bunun son örneklerini Şili, Fransa ve Hindistan’da gördük. Bunun dışında “geniş parti” biçiminde kitlelerin karşısına çıkan oportünistler de benzer kırıcı roller oynadılar. Yunanistan’da Syriza ve İspanya’da Podemos bunun en bariz örneklerini verdiler. Ve tabii ki reformist ya da onu bile olamayan her türden sendika bürokratı mücadelenin önündeki her zamanki güçlü engeli oluşturuyor. Sınıf hareketinin liderliğe ve net bir perspektife sahip olmadan işbirlikçi manevraları ve ihanetleri aşarak kapitalizmi yıkmaya yönelmesi mümkün değildir. İşte ISL’nin oynamaya çalıştığı tarihsel rol budur. İşçi sınıfının uzun erimli liderlik sorununu çözmek, kendiliğinden başlayan ve güçlenen kitle hareketinin kızıl bir perspektife kaymasına yardımcı olmak ve hareket içerisinden Marksist işçi ve gençlik kadroları yetiştirmek…
ISL’nin önünde büyük görevler ve sorumluluklar bulunuyor. Elbette ki sınıf mücadelesinin yeni sorunları uluslararası örgütün dayanıklılığı ve ihtiyaçlara cevap olabilme anlamında ISL için sınav niteliğinde olacak. Şimdiye kadar niceliğini ve niteliğini arttırarak yoluna devam eden ISL’nin gelecek için büyük bir umut kaynağı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Umudu büyütmek için SEP olarak sadece Türkiye’de değil, enternasyonal alanda da çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz.